Danla Bilic’e şiddet uyguladığı öne sürülen Berk Çetin ile aynı adı taşıyan bir futbolcu, sosyal medyada gelen tepkiler üzerine açıklama yapmak zorunda kaldı. İsim benzerliği nedeniyle hedef gösterilen genç sporcu, “O kişi ben değilim” diyerek kamuoyuna seslendi.
Yanlış İsim, Büyük Tepki: İfadesiyle Sessizliği Bozdu
Sosyal medya fenomeni Danla Bilic’in uğradığı şiddet olayının yankıları sürerken, kamuoyunda dikkat çeken bir detay daha gündeme geldi. Bilic’e şiddet uyguladığı iddia edilen Berk Çetin ismiyle aynı adı taşıyan profesyonel bir futbolcu, sosyal medya kullanıcıları tarafından yanlışlıkla hedef alındı.
Olayın ardından tepkilerin artması üzerine isim benzerliği nedeniyle zor duruma düşen genç futbolcu, sosyal medya hesabı üzerinden kısa ama net bir açıklama yaptı:
“Gündemde yer alan haberlerde adı geçen kişi ben değilim. Adımın karıştığı bu hassas konuda yanlış anlaşılmalara mahal vermemek adına açıklama yapma gereği duydum.”
Sosyal Medyada Linç Kültürünün Yeni Hedefi
Futbolcunun yaptığı açıklama, sosyal medyada hızla yayıldı ve çok sayıda kullanıcı tarafından destek gördü. Ancak olayın ilk duyulduğu saatlerde bazı kullanıcılar, doğruluğunu teyit etmeden futbolcunun fotoğraflarını paylaşıp, ağır ithamlarda bulunmuştu.
Bu durum, özellikle son dönemde linç kültürü, isim karışıklığı ve dijital sorumluluk konularını yeniden tartışmaya açtı. Uzmanlar, sosyal medyada herhangi bir olayda adı geçen kişilerin kimlik doğrulaması yapılmadan hedef alınmasının hem bireysel hem de hukuki sonuçlar doğurabileceğini vurguluyor.
Aynı Ad, Farklı Kişiler: Dijital Mecralarda Temkinli Olunmalı
İletişim ve medya hukuku uzmanları, aynı isme sahip kişilerin dijital ortamda kişilik haklarının ciddi zarar görebileceğini, özellikle de bu kişilerin kamuya açık profillere sahip olmalarının hedef gösterilmelerini kolaylaştırdığını belirtiyor.
Hukukçu Melis Tan, konuyla ilgili şunları söyledi:
“İsim benzerliği nedeniyle hiçbir somut bağlantısı olmayan bir bireyin ifşa edilmesi ve hakarete uğraması, açık bir şekilde TCK 125 ve 136. maddelere göre suçtur. Sosyal medya kullanıcıları, bir olayı paylaşmadan önce kaynak kontrolü yapmalı.”
Futbolcuya Destek Yağdı: “Bu Haksızlığı Hak Etmedi”
Genç futbolcuya yönelik destek mesajları, hem taraftar gruplarından hem de meslektaşlarından geldi. “Yanındayız Berk”, “Adalet herkes için geçerli olmalı” gibi etiketlerle paylaşılan mesajlar, olayın ne kadar hızlı çarpıtılabileceğini ve bireylerin nasıl mağdur olabileceğini gözler önüne serdi.
Özellikle futbolcunun formasını giydiği kulüp de resmi sosyal medya hesabından destek mesajı yayımlayarak, oyuncularının olayla hiçbir ilgisinin bulunmadığını duyurdu. Kulüp açıklamasında, “Sporcumuzun adı üzerinden yürütülen bu yanlış kampanyayı üzüntüyle karşılıyor, hukuki haklarımızı saklı tutuyoruz” ifadelerine yer verildi.
Sosyal Medyada Dikkatli Davranılması Gerektiği Bir Kez Daha Ortaya Kondu
Bu olay, sosyal medyada bilgi kirliliği ve aceleci yorumların ne kadar ciddi sonuçlara yol açabileceğini bir kez daha kanıtladı. Aynı ismi taşıyan bir kişinin, hiç ilgisi olmadığı bir olay nedeniyle linç edilmesi, bireysel hakların ve dijital etik bilincinin önemini yeniden gündeme getirdi.
Uzmanlar, bu tür olaylarda “kanıta dayalı paylaşımların” esas alınması gerektiğini ve mağduriyet yaratmamak için özellikle tanınmış kişilerle ilgili iddialarda isim-soyisim eşleşmesi dışında meslek, yaş, lokasyon gibi detayların da dikkatle ayırt edilmesi gerektiğini hatırlatıyor.
Futbolcu Berk Çetin’in “Ben o kişi değilim” açıklaması, aslında sosyal medyada her kullanıcıya bir uyarı niteliği taşıyor: Yanlış isimle doğru kişi hedef alınamaz. Bu nedenle dijital mecralarda duyarlılıkla hareket etmek hem bireysel hem toplumsal sorumluluk gerektiriyor.